Geçen hafta hepimiz için zor bir haftaydı.Çünkü ailecek hastaydık.Zeynep Sude bir haftadır öksürüyordu zaten.Hareketlerini hiç etkilemedi hastalığı, keyfi de yerindeydi maşallah ama uykuya daldığında öksürük onu zorluyordu.Doktor öksürüğün ciğerlerine geçmediğini söyleyince öksürük şurubuyla durumu kurtardık. Tekrar antibiyotiğe başlayacağız diye baya korkmuştum.Bu esnada Kubilay'ın ayağı tırnak batmasından dolayı iltihaplanmıştı.Ayağına dokundurmuyordu. Durum böyle olunca tırnağından operasyon geçirdi. Dikiş falan atıldı. Ayak kocaman geldi eve. Aynı gün ben işyerinde rahatsızlandım. İşe kadar gidip iş yapamadan geri geldim. İşyerinin doktoruna gittim. Serum falan taktılar ama nafile. İyice beter oldum. Apar topar bir araçla eve geldim. Kubilay da yürüyemediğinden kayınvalidem ve kardeşimin kollarında hastaye gitmek zorunda kaldım. Tahliller,serumlar,ultrasonlar ve iki gün süren hastane koşturması sonunda yüksek oranda enfeksiyon teşhisi kondu. İki gün rapor aldım. Tabi evde herkes hasta olunca kim kime bakacak. Haydi toparlanıp kayınvalidemlere gittik. Annem de hacdan gelen teyzemi karşılamak için Edirne'ye gitmişti. Şansızlık işte. Kayınvalidemlerin evi taziyeye gelenlerden boşalmıyor, telefonları susmuyor. O da kime nasıl yetişeceğini şaşırdı. Tabi bu arada olan Zeynep Sude'ye oldu. Anneye gidiyor anne hasta, babaya gidiyor başka türlü.Babaanne misafilerle ilgileniyor derken biraz ihmale uğradı yavrum. En çok üzülüp, aklımda kalan şey ise kahvaltısının verilmesi gecikince çareyi kuru ekmekte bulan kızımın ekmeği iştahla yiyişiydi. Allah kimseyi annesiz babasız bırakmasın. Hangi yaşta olursa ol anne babaya ihtiyaç bitmiyor. Bunu birkez daha anlamış oldum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder